Türklerin Devletleşme Süreci

Türklerin kökeni ve devletleşme süreci hakkındaki bilgimiz giderek artmakla birlikte, hala önemli eksiklikler içeriyor. Bu konunun yeterince araştırılmamış ve iyi belgelenmemiş olduğu söylenebilir. İslam'ın kabulünden önceki Türk tarihinin incelenmesine Batılı bilim insanları 17. yüzyılda başlamışken, Türkler ancak 19. yüzyılda başlamıştır. Bu incelemeler yetersiz olduğu gibi, çoğu kez nesnel bakış açısından da uzaktır. Konunun incelenmesi bakımından önemli bir sorun, "devlet" kavramına hukukçuların, sosyologların, antropologların ve diğer disiplinlerden gelenlerin aynı anlamı yüklememesidir. Devletin tanımlanması konusundaki bir başka sorun, çoğu kişi tarafından "devlet" niteliğindeki örgütlenmenin diğer siyasal örgütlenmelerden daha üstün, değerli veya önemli görülmesidir. Böyle olunca, araştırmacılar kendi halklarının tarihinde "devlet" tipi örgütlenmenin izlerini mümkün olduğunca geriye çekmeye gayret eder. Türk araştırmacıların büyük bir kısmında bu eğilim vardır: Avrasya coğrafyasında göçebe Türk boylarının kurdukları irili ufaklı, kısa ve uzun ömürlü bütün siyasal birlikler, yaygın biçimde, "devlet" olarak nitelendirilir. Türklerin devletleşme süreci, yeryüzündeki ilk devletlere göre oldukça gecikmiş bir süreçtir. Bunun temel nedeni, Türklerin ilk anavatanı olan Orta Asya'nın, asırlar boyunca devletleşmeyi gerektirmeyen bir yaşam biçimine sahip olmasıdır. Bu kitapta, Türklerin Orta Asya bozkırlarından Orta Doğu ve Avrupa'ya uzanan coğrafyada, iki bin yıl içinde kurdukları siyasal birliklerin özellikleri üzerinde durulmakta; "devlet", "erken devlet", "konfederasyon" ve "imparatorluk" gibi kavramlar üzerinden analizi yapılmakta ve nitelikleri kamu hukuku perspektifinden değerlendirilmektedir.(ARKA KAPAKTAN)
- Açıklama
Türklerin kökeni ve devletleşme süreci hakkındaki bilgimiz giderek artmakla birlikte, hala önemli eksiklikler içeriyor. Bu konunun yeterince araştırılmamış ve iyi belgelenmemiş olduğu söylenebilir. İslam'ın kabulünden önceki Türk tarihinin incelenmesine Batılı bilim insanları 17. yüzyılda başlamışken, Türkler ancak 19. yüzyılda başlamıştır. Bu incelemeler yetersiz olduğu gibi, çoğu kez nesnel bakış açısından da uzaktır. Konunun incelenmesi bakımından önemli bir sorun, "devlet" kavramına hukukçuların, sosyologların, antropologların ve diğer disiplinlerden gelenlerin aynı anlamı yüklememesidir. Devletin tanımlanması konusundaki bir başka sorun, çoğu kişi tarafından "devlet" niteliğindeki örgütlenmenin diğer siyasal örgütlenmelerden daha üstün, değerli veya önemli görülmesidir. Böyle olunca, araştırmacılar kendi halklarının tarihinde "devlet" tipi örgütlenmenin izlerini mümkün olduğunca geriye çekmeye gayret eder. Türk araştırmacıların büyük bir kısmında bu eğilim vardır: Avrasya coğrafyasında göçebe Türk boylarının kurdukları irili ufaklı, kısa ve uzun ömürlü bütün siyasal birlikler, yaygın biçimde, "devlet" olarak nitelendirilir. Türklerin devletleşme süreci, yeryüzündeki ilk devletlere göre oldukça gecikmiş bir süreçtir. Bunun temel nedeni, Türklerin ilk anavatanı olan Orta Asya'nın, asırlar boyunca devletleşmeyi gerektirmeyen bir yaşam biçimine sahip olmasıdır. Bu kitapta, Türklerin Orta Asya bozkırlarından Orta Doğu ve Avrupa'ya uzanan coğrafyada, iki bin yıl içinde kurdukları siyasal birliklerin özellikleri üzerinde durulmakta; "devlet", "erken devlet", "konfederasyon" ve "imparatorluk" gibi kavramlar üzerinden analizi yapılmakta ve nitelikleri kamu hukuku perspektifinden değerlendirilmektedir.(ARKA KAPAKTAN)
Stok Kodu:9786255930453Boyut:16x24Sayfa Sayısı:151Basım Yeri:İstanbulBasım Tarihi:2025 Mart
- Taksit Seçenekleri
- Yorumlar