Mülkiyet Hakkı İhlallerine İdarenin Hukuki Sorumluluğu
Devlet ve mülkiyet ilişkisi tarihin her döneminde en önemli hukuki, siyasi ve toplumsal meselelerin başında gelmiştir. Modern devletin oluşumu, devletin ayrı bir tüzel kişilik olarak hukuk âleminde varlık göstermesi, devlet ile mülkiyet ilişkisini derinden etkilemiştir. Devletin yönetim erki olan idarenin hukukla sınırlanmasının temel gerekçelerinden biri, devlet ile mülkiyet arasındaki ilişkinin bir kurala bağlanması ve mülkiyet hakkının idarenin müdahalelerine karşı korunmasıdır.
İdarenin özel mülkiyet kapsamındaki malvarlığı değerlerine yönelik idari işlem veya eylemleriyle müdahalesi bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal gelişime bağlı olarak mülkiyet hakkına yönelik idari müdahalelerde bir artış yaşanmaktadır.
Mülkiyet hakkı, mutlak anlamda dokunulmaz bir niteliğe sahip değildir. Devlet, kamu yararı amacıyla mülkiyet hakkını sınırlayabilmektedir. Anayasamıza göre bu sınırlamanın kamu yararı amacıyla ve kanun ile yapılması, ayrıca Anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin temel kurallara uygun olması gerekmektedir. Bunun dışında mülkiyet hakkı ihlallerine ilişkin AİHM ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlarda, mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin sınırlarına ilişkin değerlendirmeler yer almaktadır.
İdarenin mülkiyet hakkına yönelik müdahalesinin hukuka aykırı olması durumunda eğer bu müdahaleden kaynaklı bir zarar oluşmuşsa bu zararın idarece karşılanması, hukuk devletinin bir gereğidir. Ancak kamu yararı amacıyla gerçekleştirilen bir kısım müdahaleler hukuka uygun olmakla birlikte, hak sahiplerinin toplumun diğer bireylerine nazaran daha ağır bir kamu külfeti yüklenmesine neden olmaktadır. Yüklenilen bu kamu külfetinin de idarece karşılanması gerekmektedir.
Ülkemiz, adli ve idari yargı görev ayrımına dayanan ikili bir yapıya sahiptir. Mülkiyet hakkından kaynaklı uyuşmazlıklar, adli ve idari yargı mahkemelerinde farklı sorumluluk ilkelerine göre çözümlenmektedir. Bu ikili ayrım, mülkiyet ihlallerinden kaynaklı uyuşmazlıklarda idarenin sorumluluğuna ilişkin farklı sonuçların çıkmasına neden olmaktadır.
AİHM ve Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin vermiş olduğu ihlal kararlarının, adli ve idari yargı kararları üzerinde arzu edilen değişikliği doğuracak kadar etki etmediği, özellikle mülkiyet hakkını kısıtlayan fakat ortadan kaldırmayan idari tasarruflara ilişkin değerlendirmelerde hataya düşüldüğü görülmektedir. Ayrıca, mülkiyet hakkının kapsamına ilişkin olarak da AİHM ve Anayasa Mahkemesi, malvarlığı değerlerini de içine alacak şekilde geniş bir bakış açısına sahipken, adli ve idari yargının aynı bakış açısında olmadığı görülmektedir.
Çalışmamızda, idarenin mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerinden kaynaklanan tazminat davalarında uygulanan sorumluluk esasları, AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay ile Danıştay kararları çerçevesinde incelenmiştir.
Elinizdeki kitap, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) de yapmış olduğum doktora çalışmasına ilişkin tezimin genişletilmiş ve güncellenmiş halidir. Bu çalışma esnasında her daim güler yüzle ve anlayışla beni yönlendiren tez danışmanım Dr. Öğretim Üyesi Yeliz ŞANLI ATAY’a, çalışmanın genel çerçevesini çizmemde büyük katkısı olan Prof. Dr. Murat SEZGİNER ve Prof. Dr. Onur Ender ASLAN ile tez savunma jürimdeki değerli görüşleri ve katkılarından dolayı Prof. Dr. Bahtiyar AKYILMAZ ve Doç. Dr. Sonay BAYRAMOĞLU ÖZUĞURLU’ya, anneme ve babama, tez çalışmasında beni her zaman destekleyen eşim Arzu ile çocuklarım Zeynep Bilge ile Hulusi Bilgehan’a, tez yazımında bir adli tatil boyunca evinde ağırlayan ablam Gönül KANTARCI’ya minnet ve şükranlarımı sunarım.
Çalışmanın, mülkiyet hakkı ihlallerine ilişkin araştırmacılar, hukuk insanları ve uygulayıcılara yol gösterici olmasını temenni ederim. Saygılarımla." (Tanıtım Yazısı)
- Açıklama
Devlet ve mülkiyet ilişkisi tarihin her döneminde en önemli hukuki, siyasi ve toplumsal meselelerin başında gelmiştir. Modern devletin oluşumu, devletin ayrı bir tüzel kişilik olarak hukuk âleminde varlık göstermesi, devlet ile mülkiyet ilişkisini derinden etkilemiştir. Devletin yönetim erki olan idarenin hukukla sınırlanmasının temel gerekçelerinden biri, devlet ile mülkiyet arasındaki ilişkinin bir kurala bağlanması ve mülkiyet hakkının idarenin müdahalelerine karşı korunmasıdır.
İdarenin özel mülkiyet kapsamındaki malvarlığı değerlerine yönelik idari işlem veya eylemleriyle müdahalesi bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal gelişime bağlı olarak mülkiyet hakkına yönelik idari müdahalelerde bir artış yaşanmaktadır.
Mülkiyet hakkı, mutlak anlamda dokunulmaz bir niteliğe sahip değildir. Devlet, kamu yararı amacıyla mülkiyet hakkını sınırlayabilmektedir. Anayasamıza göre bu sınırlamanın kamu yararı amacıyla ve kanun ile yapılması, ayrıca Anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin temel kurallara uygun olması gerekmektedir. Bunun dışında mülkiyet hakkı ihlallerine ilişkin AİHM ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlarda, mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin sınırlarına ilişkin değerlendirmeler yer almaktadır.
İdarenin mülkiyet hakkına yönelik müdahalesinin hukuka aykırı olması durumunda eğer bu müdahaleden kaynaklı bir zarar oluşmuşsa bu zararın idarece karşılanması, hukuk devletinin bir gereğidir. Ancak kamu yararı amacıyla gerçekleştirilen bir kısım müdahaleler hukuka uygun olmakla birlikte, hak sahiplerinin toplumun diğer bireylerine nazaran daha ağır bir kamu külfeti yüklenmesine neden olmaktadır. Yüklenilen bu kamu külfetinin de idarece karşılanması gerekmektedir.
Ülkemiz, adli ve idari yargı görev ayrımına dayanan ikili bir yapıya sahiptir. Mülkiyet hakkından kaynaklı uyuşmazlıklar, adli ve idari yargı mahkemelerinde farklı sorumluluk ilkelerine göre çözümlenmektedir. Bu ikili ayrım, mülkiyet ihlallerinden kaynaklı uyuşmazlıklarda idarenin sorumluluğuna ilişkin farklı sonuçların çıkmasına neden olmaktadır.
AİHM ve Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin vermiş olduğu ihlal kararlarının, adli ve idari yargı kararları üzerinde arzu edilen değişikliği doğuracak kadar etki etmediği, özellikle mülkiyet hakkını kısıtlayan fakat ortadan kaldırmayan idari tasarruflara ilişkin değerlendirmelerde hataya düşüldüğü görülmektedir. Ayrıca, mülkiyet hakkının kapsamına ilişkin olarak da AİHM ve Anayasa Mahkemesi, malvarlığı değerlerini de içine alacak şekilde geniş bir bakış açısına sahipken, adli ve idari yargının aynı bakış açısında olmadığı görülmektedir.
Çalışmamızda, idarenin mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerinden kaynaklanan tazminat davalarında uygulanan sorumluluk esasları, AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay ile Danıştay kararları çerçevesinde incelenmiştir.
Elinizdeki kitap, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) de yapmış olduğum doktora çalışmasına ilişkin tezimin genişletilmiş ve güncellenmiş halidir. Bu çalışma esnasında her daim güler yüzle ve anlayışla beni yönlendiren tez danışmanım Dr. Öğretim Üyesi Yeliz ŞANLI ATAY’a, çalışmanın genel çerçevesini çizmemde büyük katkısı olan Prof. Dr. Murat SEZGİNER ve Prof. Dr. Onur Ender ASLAN ile tez savunma jürimdeki değerli görüşleri ve katkılarından dolayı Prof. Dr. Bahtiyar AKYILMAZ ve Doç. Dr. Sonay BAYRAMOĞLU ÖZUĞURLU’ya, anneme ve babama, tez çalışmasında beni her zaman destekleyen eşim Arzu ile çocuklarım Zeynep Bilge ile Hulusi Bilgehan’a, tez yazımında bir adli tatil boyunca evinde ağırlayan ablam Gönül KANTARCI’ya minnet ve şükranlarımı sunarım.
Çalışmanın, mülkiyet hakkı ihlallerine ilişkin araştırmacılar, hukuk insanları ve uygulayıcılara yol gösterici olmasını temenni ederim. Saygılarımla." (Tanıtım Yazısı)Stok Kodu:9786050504064Boyut:16 x 23,5 cmSayfa Sayısı:456Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2019Kapak Türü:Karton Kapak
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim225,00225,002112,50225,00375,00225,00Ziraat BankkartTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim225,00225,002112,50225,00375,00225,00Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim225,00225,002112,50225,00375,00225,00Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim225,00225,002--3--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.