Lübnan Ermeni Diasporası
Tarih boyunca toplumların geleceğe bıraktıkları maddi kültür ürünleri o çağın ekonomik ve sosyal yapısını, topluma egemen olan sınıfların kültür, inanç ve politikasını yansıtmıştır. Özellikle toprak üstünde ve altında kalmış anıtsal mimari yapılar toplumların geçmişe dair meraklarını her zaman canlı tutan unsurlar olmuştur. Bu mimari yapılar içinde ise eski çağ toplumlarının yönetici ve beyleri için yaptıkları mezar yapıları “kurganlar”, zengin buluntuları ve görünümleri ile ilginin odak noktası olmuştur.
Kurganlar, bozkır hayatının nasıl bir hiyerarşik düzlem içinde geliştiğini bize en iyi şekilde gösteren maddi ve manevi eserlerdir. Bu yapıtlar bozkır hiyerarşisini tanımamızda birinci el kaynak olanağı sunması bakımından büyük önem taşımaktadırlar.
Erken örnekleri M.Ö. IV. Binyıl’lara kadar inen Asya Kurganları'nın en önemli özelliği yerleşik düzenden uzak, yayla hayatı yaşayan, ekonomileri hayvancılığa dayalı toplulukların mezar anıtları olmasından kaynaklanmaktadır. Göçebe toplumlar sürekli hareket içinde olduklarından yerleşik topluluklar gibi kalıcı izler bırakmamışlardır. Onların en önemli izleri hayatını kaybeden bireyler için düzenledikleri kurganlar ve içlerindeki ölü hediyeleridir. Bu nedenle kurganlar ve buluntuları araştırmacılar ve tarihçiler için oldukça önem taşır.
Kurganlar ve kurgan kültürü ile ilgili çevre bölgelerde 19. ve 20. yüzyılların başlarından beri çok sayıda araştırma yapılmıştır.
İran’da ise bu tür mezar anıtlarına ve bu geleneğin yayılımı konusunda ilk araştırma Kleiss’in Urmiye Gölü’nün kuzeybatısı’ndaki yüzey araştırmalarında verilen kısa bilgilere ve Se Girdan’daki on bir Tümülüs’ten altısında gerçekleşen sondaj çalışmalarına dayanır. Bölgede bunlardan sonra, Khudaferin baraj suları altında kalan alanda 2007-2010 yıllarında yapılan kurtarma kazılarına kadar bu konuyla ilgili bir çalışma bulunmamaktadır.
İran ve Anadolu dışında Önasya ’ya yabancı olan bu türde mezar anıtı geleneğinin en erken temsilcileri Orta Asya’da M.Ö. V. Binyıl’dan beri görüldüğü bazı araştırmacılar tarafından ileri sürülmektedir. Transkafkasya’da ise Kurganların M.Ö. 3. Binyıl’ın ortalarından beri var olduğu Doğu Gürcistan’daki Martkopi, Bedeni ve Trialeti gibi anıtsal kurganlardan bilinmektedir.
İran Azerbaycan’ı kuzeyden Transkafkasya kültürleriyle ve batı kısmından Doğu Anadolu kültürleriyle uzanan doğal vadiler aracılığıyla sürekli bağlantı içinde olmuşlar ve kültürlerin birbiriyle teması bu yollar "Hamdullah Suphi’nin “Bizden olmayan Akdeniz” tasviri, Lübnan’ı sosyolojik açıdan tanımlayan en güzel tasvirlerden biridir. Lübnan’da Lübnanlı kimliğinden ziyade; mezhep, klan ve aile gibi kimliklerin daha önemli olduğunu görmek mümkündür. Lübnan’da Türk hâkimiyetinin uzun yıllar sürmesine rağmen Fransız kültürü daha belirgin bir şekilde Lübnan sosyolojisinde baskın bir karakter halini almıştır. Lübnan’ın sokak, cadde, kurum ve kuruluş isimlerinin Fransızca olması ve bazı muhitlerde yoğun olarak Fransızcanın konuşulması bu durumu teyit etmektedir. Lübnan’da saha çalışmam esnasında Lübnan sosyolojisinin özellikle Beyrut’un çok büyük bir oranda Fransız kültürünün etkisi altında olduğuna bizzat şahit oldum. Lübnanlı Müslüman bir vatandaşla dahi Türk algısı üzerine yaptığım bir mülakatta Türklerden ziyade Fransızlara karşı sempatik hissi tavrın daha yoğun olduğunu söylemişti. Esasında bu algı, Fransızların Lübnan’da özellikle Beyrut’ta Türk karşıtı bir tarih tezi inşa ettiğini göstermektedir. Osmanlı Devleti’ne, daha özele girilirse Osmanlı Devleti’nin son döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarına özellikle Cemal Paşa’ya “zalim” yakıştırması yapan toplum hafızası, Beyrut merkezde bir “heykel” ile kendini bulmuştur. Bu toplumsal hafızayı ve algıyı canlı ve diri tutma gayreti gösteren de Lübnan’daki Ermeniler olmuştur. Lübnan, radikal Ermeni kimliğinin merkezi haline gelmiştir. Ermeniler, Türkler’e karşı genellikle ırkçı bir söylemi geliştirmiştir. Taşnakların öncülüğünde geliştirilen bu söylem Ermeni vatanseverliğini, Türk karşıtlığı denklemi üzerinde kurmuştur."
- Açıklama
Tarih boyunca toplumların geleceğe bıraktıkları maddi kültür ürünleri o çağın ekonomik ve sosyal yapısını, topluma egemen olan sınıfların kültür, inanç ve politikasını yansıtmıştır. Özellikle toprak üstünde ve altında kalmış anıtsal mimari yapılar toplumların geçmişe dair meraklarını her zaman canlı tutan unsurlar olmuştur. Bu mimari yapılar içinde ise eski çağ toplumlarının yönetici ve beyleri için yaptıkları mezar yapıları “kurganlar”, zengin buluntuları ve görünümleri ile ilginin odak noktası olmuştur.
Kurganlar, bozkır hayatının nasıl bir hiyerarşik düzlem içinde geliştiğini bize en iyi şekilde gösteren maddi ve manevi eserlerdir. Bu yapıtlar bozkır hiyerarşisini tanımamızda birinci el kaynak olanağı sunması bakımından büyük önem taşımaktadırlar.
Erken örnekleri M.Ö. IV. Binyıl’lara kadar inen Asya Kurganları'nın en önemli özelliği yerleşik düzenden uzak, yayla hayatı yaşayan, ekonomileri hayvancılığa dayalı toplulukların mezar anıtları olmasından kaynaklanmaktadır. Göçebe toplumlar sürekli hareket içinde olduklarından yerleşik topluluklar gibi kalıcı izler bırakmamışlardır. Onların en önemli izleri hayatını kaybeden bireyler için düzenledikleri kurganlar ve içlerindeki ölü hediyeleridir. Bu nedenle kurganlar ve buluntuları araştırmacılar ve tarihçiler için oldukça önem taşır.
Kurganlar ve kurgan kültürü ile ilgili çevre bölgelerde 19. ve 20. yüzyılların başlarından beri çok sayıda araştırma yapılmıştır.İran’da ise bu tür mezar anıtlarına ve bu geleneğin yayılımı konusunda ilk araştırma Kleiss’in Urmiye Gölü’nün kuzeybatısı’ndaki yüzey araştırmalarında verilen kısa bilgilere ve Se Girdan’daki on bir Tümülüs’ten altısında gerçekleşen sondaj çalışmalarına dayanır. Bölgede bunlardan sonra, Khudaferin baraj suları altında kalan alanda 2007-2010 yıllarında yapılan kurtarma kazılarına kadar bu konuyla ilgili bir çalışma bulunmamaktadır.
İran ve Anadolu dışında Önasya ’ya yabancı olan bu türde mezar anıtı geleneğinin en erken temsilcileri Orta Asya’da M.Ö. V. Binyıl’dan beri görüldüğü bazı araştırmacılar tarafından ileri sürülmektedir. Transkafkasya’da ise Kurganların M.Ö. 3. Binyıl’ın ortalarından beri var olduğu Doğu Gürcistan’daki Martkopi, Bedeni ve Trialeti gibi anıtsal kurganlardan bilinmektedir.
İran Azerbaycan’ı kuzeyden Transkafkasya kültürleriyle ve batı kısmından Doğu Anadolu kültürleriyle uzanan doğal vadiler aracılığıyla sürekli bağlantı içinde olmuşlar ve kültürlerin birbiriyle teması bu yollar "Hamdullah Suphi’nin “Bizden olmayan Akdeniz” tasviri, Lübnan’ı sosyolojik açıdan tanımlayan en güzel tasvirlerden biridir. Lübnan’da Lübnanlı kimliğinden ziyade; mezhep, klan ve aile gibi kimliklerin daha önemli olduğunu görmek mümkündür. Lübnan’da Türk hâkimiyetinin uzun yıllar sürmesine rağmen Fransız kültürü daha belirgin bir şekilde Lübnan sosyolojisinde baskın bir karakter halini almıştır. Lübnan’ın sokak, cadde, kurum ve kuruluş isimlerinin Fransızca olması ve bazı muhitlerde yoğun olarak Fransızcanın konuşulması bu durumu teyit etmektedir. Lübnan’da saha çalışmam esnasında Lübnan sosyolojisinin özellikle Beyrut’un çok büyük bir oranda Fransız kültürünün etkisi altında olduğuna bizzat şahit oldum. Lübnanlı Müslüman bir vatandaşla dahi Türk algısı üzerine yaptığım bir mülakatta Türklerden ziyade Fransızlara karşı sempatik hissi tavrın daha yoğun olduğunu söylemişti. Esasında bu algı, Fransızların Lübnan’da özellikle Beyrut’ta Türk karşıtı bir tarih tezi inşa ettiğini göstermektedir. Osmanlı Devleti’ne, daha özele girilirse Osmanlı Devleti’nin son döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarına özellikle Cemal Paşa’ya “zalim” yakıştırması yapan toplum hafızası, Beyrut merkezde bir “heykel” ile kendini bulmuştur. Bu toplumsal hafızayı ve algıyı canlı ve diri tutma gayreti gösteren de Lübnan’daki Ermeniler olmuştur. Lübnan, radikal Ermeni kimliğinin merkezi haline gelmiştir. Ermeniler, Türkler’e karşı genellikle ırkçı bir söylemi geliştirmiştir. Taşnakların öncülüğünde geliştirilen bu söylem Ermeni vatanseverliğini, Türk karşıtlığı denklemi üzerinde kurmuştur."
Stok Kodu:9786257254113Boyut:14,00 x 21,00 cmSayfa Sayısı:312Basım Yeri:AnkaraBasım Tarihi:2021Kapak Türü:KartonDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim358,40358,402179,20358,403119,47358,40Ziraat BankkartTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim358,40358,402179,20358,403119,47358,40Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim358,40358,402179,20358,403119,47358,40Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim358,40358,402--3--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.