Hukuka Dair(Yazılar)
Hukuka Dair (Yazılar) - Yusuf Karakoç
Elinizdeki kitap , zaman içinde değişik vesilelerle yapılan konuşmalar ile sunulan Tebliğlerin/Bildirilerin düzeltilmiş-düzenlenmiş metinlerinin yayımlanmış halidir. Doğrudan Makale olarak yazılıp yayımlanmış olan birkaç metin de bunlar arasında yer almaktadır.
Metinler, esasa müessir olmayan bazı düzeltme ve düzenlemeler dışında, ilk yayımlandıkları halleri ile muhafaza edilmeye gayret edilmiştir. Zamana yayılı olarak kaleme alınmış olmaları bir anlamda bazı tekrarları, değişim ve dönüşümleri de beraberinde getirmiştir.
Benimkisi, bir arayıştır; hukukun ne, hukukçunun kim olduğunu öğrenmeye çalışmaktır. Yapılan tarifleri anlamakta ve gerçek hayatta karşılıklarını bulmakta yaşadığım çelişkileri bertaraf etmeye gayret etmektir. Hukuk, adaletin tecelli etmesidir. Adalet, izafi ise, hukukun da sürekli değişimdönüşüm içinde olması kaçınılmazdır. Oysa, adalet dün ne ise, bugün de odur; Asya’da ne ise, Avrupa’da odur. O, yaklaşıldıkça uzaklaşan bir idedir. İnsanlığın değişik kural ve yöntemlerle aradığı şeydir. Bazen yüz yüze gelinen; bazen uzanılsa elle tutulacak gibi sanılan; lâkin hiçbir zaman tam ve kesin olarak ulaşıldığına inanılamayan bir ide.
Biz, “Güneşi ceketimizin astarı içinde” kaybedeli çok oldu. Ne için ve nasıl sorularını çoktan unuttuk. Hep “kim için?” ile oyalanıyor, uğraşıyoruz. “Adalet yerini bulsun, isterse Dünya yıkılsın” sözünün anlamını bile bilemiyoruz. Yıkılan Dünyanın adalete ihtiyacı yoktur. “Adalet mülkün temelidir”. Adalet olmadan mülkün sağlam olması/kalması mümkün değildir. Adaletin, yıkım-zulüm aracı olarak kullanılması asla düşünülemez. Yabancı sermaye gelsin diye Adalet Reformu yapılacağını söyleyenlerin yerli sermaye ve vatandaşları için adalete ihtiyaçlarının olmadığı anlaşılmaktadır. “Adalet isteyenin elleri temiz olmalıdır”.
Kendilerini kurtarmak için kural koyanların, bir gün o kurallara mahkûm olacakları asla unutulmamalıdır. Kural, uyulabilir ve uygulanabilir ise, kuraldır. Herkese uygulanmayan kural bir zulüm aracıdır. Bir kural, herkese uygulanmıyor, uygulanamıyor ise, hiç kimseye uygulanmamalıdır.
Ahlâksızlık ve keyfilik karakter haline gelmiştir. Zaman zaman “söylediklerimi taşa söyleseydim kulak haline gelirdi” diyesi geliyor insanın. Akıllıların yetkisiz, yetkililerin akılsız olduğu toplumlarda iki yakanın bir araya gelmesinin mümkün olmadığı bilinen bir gerçektir. Doğruyu yapamayanların yanlışı düzeltmeleri mümkün değildir. Kırarak yükselenler düşerken tutunacak dal bulamazlar. Oysa, ehliyetsiz iktidar sahipleri “Yükseldik sanıyorlar alçaldıkça tabana”.
Toplumları ayakta tutan iki şey vardır; biri adalet, diğeri ehliyettir. Ancak, ehliyeti olmayanın adaleti gerçekleştirmesi mümkün değildir. Geriye sadece ehliyet kalmaktadır. Lâkin, ehliyetin ölçüsü değiş-tirilmiştir. Son günlerde bir Türkünün şu sözleri dolandı dilime;
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste,
Yaradan senin tahtını yıkar aheste aheste”.
Ahlâkın yerle bir olduğu bir ülkede hukuktan ve adaletten söz etmek sadece avunmaktır/aldatmaktır; yalan söylemektir. Yalanın/ dolanın, hırsızlığın, yolsuzluğun kol gezdiği yerlerde yoksulluğun varlığını garip karşılamamak gerektir. Çünkü, bazıları yoksulların hakkını gasp etmekte bir sakınca görmemektedir. Ancak fakirlerin zenginlerdeki haklarının ödenmesi halinde, fakirlik meselesinin halledilmesi mümkündür. Zengini daha zengin yapan, ama fakirin zaten kaderidir denilen; güçlüyü daha güçlü ve dokunulmaz kılan, içerdeki zenginle dışardaki zengini buluşturmak için yabancı sermaye gelsin deyip onun için reform yapılan; içerdeki garibanlara zaten kahıra katlanmakla mükellef gözüyle bakılan bir yerde adalet de yoktur, merhamet de hatta insanlık da…
Makaleler, yazılıp yayımlandıkları dönemi(mi) yansıtmaktadır. Bir anlamda, kalemimin/zihnimin antrenman ürünleridir. Belki, işi ciddiye almadan üstünkörü yazılmış metinler olarak nitelendirilmeleri mümkündür. Ancak, en sıradanın da bile bir doğru-farklı cümlenin hukuk kültürüne katkısı olması ihtimali için yazılmışlar-yayımlanmışlardır. Şüphesiz benim gibi bir avarenin Dünyayı değiştirecek/dönüştürecek metinler üretmesi beklenemez. Lâkin o tür metinlerin de temelinde bir arayış-bir deneyiş; deneme-karalama vardır. Kim bilir, bu tür metinler o tür metinlerin oluşturulmasına katkıda bulunur. Yanlışların düzeltilmesi; eksiklerin tamamlanması yolu ile bir gelişimin-dönüşümün vesilesi olabilir.
Yüksek sesle düşünmelerin ve yolculuk esnasında yapılan karalamaların kayda alınmış hali olan bu metinlerin bir arada yayım lanması, gelişim-dönüşüm sürecimi göstermesi bakımından önemlidir. Yer yer hiç değişmediğim-dönüşmediğim görülecek; bazı konularda ise, dönüşüm açıkça izlenebilecektir. Bu metinlerin yayımlanması, aslında memlekette yaşanmış-yaşanamamış değişimdönüşümlere de işaret etmektedir.
Yazılardan ikisi, değerli kardeşim/meslektaşım Muhammet Özekes ile birlikte kaleme aldığımız metinlerdir. Her ikisinde dile getirdiğimiz hususların kahır ekseriyetinin halâ varlıklarını sürdürdükleri görülmektedir. Hatta, bazılarında daha vahim gelişmeler olduğu bilinmektedir.
Söylenenler söylendi; yazılanlar yazıldı, hepsi yayımlandı; tarihe kayıt düşüldü. Yaşadıklarımı, düşündüklerimi, duygularımı paylaştım. Umulur ki, bu kitabı okumanız bir hoş sohbet etmiş olmamız anlamına gelir.
Bazı kötülüğü kovdum elimle
Bazı kötülüğü yerdim dilimle
Gücüm yetmeyince kendi hâlimle
Haksıza buğzettim, küstüm; gel de gör.
Çıkar için lâf davulu çalmadım
Hiçbir yerden makam, rütbe almadım
Bildimse söyledim; korkak olmadım
Bilmediğim yerde sustum; gel de gör” .
İki ortak çalışmamızın bu kitap içinde yer almasına müsaade etmesi yanında bu Önsözü okuyup düzeltme-düzenleme ve ekleme yapması vesilesiyle Prof. Dr. Muhammet Özekes’e teşekkür ediyorum.
Yetişmemde tarifi imkânsız sıkıntılara katlanan cefakâr (rahmetli) annem ile fedakâr (rahmetli) babama; çalışmaların yapılması ve basılı metin haline dönüştürülmesi sürecinde her türlü nazıma katlanan ve sıkıntılarımı paylaşan sevgili eşim Doç. Dr. İrem Karakoç ile biricik kızım Dr. Ayşe Zehra ve biricik oğlum Ömer Faruk'a sabır, destek ve hoşgörülerinden dolayı sonsuz teşekkürler ediyorum.
Metnin basım ve yayımını üstlenen ve bunu çok kısa bir sürede gerçekleştiren Yetkin Basım Yayım ve Dağıtım A.Ş.'nin sahibi Muharrem Başer ile basımevi çalışanlarına çok teşekkür ederim.
Mükemmel iyinin düşmanıdır. Elinizdeki çalışma, mütevazı bir başlangıç olsun diye bir araya getirilmiş derleme ve müsvedde bir metindir. Düzeltilmesi, değişmesi, gelişmesi ve olgunlaşması zamana bağlıdır. (Varsa) bir boşluğu doldurur, duyulan bir ihtiyacı giderebilirse, çalışma amacına ulaşmış olacaktır. Marifet iltifata tâbidir; iltifatsız meta zayidir. Eleştirileriniz yolumuza ışık tutacaktır.
- Açıklama
Hukuka Dair (Yazılar) - Yusuf Karakoç
Elinizdeki kitap , zaman içinde değişik vesilelerle yapılan konuşmalar ile sunulan Tebliğlerin/Bildirilerin düzeltilmiş-düzenlenmiş metinlerinin yayımlanmış halidir. Doğrudan Makale olarak yazılıp yayımlanmış olan birkaç metin de bunlar arasında yer almaktadır.Metinler, esasa müessir olmayan bazı düzeltme ve düzenlemeler dışında, ilk yayımlandıkları halleri ile muhafaza edilmeye gayret edilmiştir. Zamana yayılı olarak kaleme alınmış olmaları bir anlamda bazı tekrarları, değişim ve dönüşümleri de beraberinde getirmiştir.
Benimkisi, bir arayıştır; hukukun ne, hukukçunun kim olduğunu öğrenmeye çalışmaktır. Yapılan tarifleri anlamakta ve gerçek hayatta karşılıklarını bulmakta yaşadığım çelişkileri bertaraf etmeye gayret etmektir. Hukuk, adaletin tecelli etmesidir. Adalet, izafi ise, hukukun da sürekli değişimdönüşüm içinde olması kaçınılmazdır. Oysa, adalet dün ne ise, bugün de odur; Asya’da ne ise, Avrupa’da odur. O, yaklaşıldıkça uzaklaşan bir idedir. İnsanlığın değişik kural ve yöntemlerle aradığı şeydir. Bazen yüz yüze gelinen; bazen uzanılsa elle tutulacak gibi sanılan; lâkin hiçbir zaman tam ve kesin olarak ulaşıldığına inanılamayan bir ide.
Biz, “Güneşi ceketimizin astarı içinde” kaybedeli çok oldu. Ne için ve nasıl sorularını çoktan unuttuk. Hep “kim için?” ile oyalanıyor, uğraşıyoruz. “Adalet yerini bulsun, isterse Dünya yıkılsın” sözünün anlamını bile bilemiyoruz. Yıkılan Dünyanın adalete ihtiyacı yoktur. “Adalet mülkün temelidir”. Adalet olmadan mülkün sağlam olması/kalması mümkün değildir. Adaletin, yıkım-zulüm aracı olarak kullanılması asla düşünülemez. Yabancı sermaye gelsin diye Adalet Reformu yapılacağını söyleyenlerin yerli sermaye ve vatandaşları için adalete ihtiyaçlarının olmadığı anlaşılmaktadır. “Adalet isteyenin elleri temiz olmalıdır”.
Kendilerini kurtarmak için kural koyanların, bir gün o kurallara mahkûm olacakları asla unutulmamalıdır. Kural, uyulabilir ve uygulanabilir ise, kuraldır. Herkese uygulanmayan kural bir zulüm aracıdır. Bir kural, herkese uygulanmıyor, uygulanamıyor ise, hiç kimseye uygulanmamalıdır.
Ahlâksızlık ve keyfilik karakter haline gelmiştir. Zaman zaman “söylediklerimi taşa söyleseydim kulak haline gelirdi” diyesi geliyor insanın. Akıllıların yetkisiz, yetkililerin akılsız olduğu toplumlarda iki yakanın bir araya gelmesinin mümkün olmadığı bilinen bir gerçektir. Doğruyu yapamayanların yanlışı düzeltmeleri mümkün değildir. Kırarak yükselenler düşerken tutunacak dal bulamazlar. Oysa, ehliyetsiz iktidar sahipleri “Yükseldik sanıyorlar alçaldıkça tabana”.
Toplumları ayakta tutan iki şey vardır; biri adalet, diğeri ehliyettir. Ancak, ehliyeti olmayanın adaleti gerçekleştirmesi mümkün değildir. Geriye sadece ehliyet kalmaktadır. Lâkin, ehliyetin ölçüsü değiş-tirilmiştir. Son günlerde bir Türkünün şu sözleri dolandı dilime;
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste,
Yaradan senin tahtını yıkar aheste aheste”.
Ahlâkın yerle bir olduğu bir ülkede hukuktan ve adaletten söz etmek sadece avunmaktır/aldatmaktır; yalan söylemektir. Yalanın/ dolanın, hırsızlığın, yolsuzluğun kol gezdiği yerlerde yoksulluğun varlığını garip karşılamamak gerektir. Çünkü, bazıları yoksulların hakkını gasp etmekte bir sakınca görmemektedir. Ancak fakirlerin zenginlerdeki haklarının ödenmesi halinde, fakirlik meselesinin halledilmesi mümkündür. Zengini daha zengin yapan, ama fakirin zaten kaderidir denilen; güçlüyü daha güçlü ve dokunulmaz kılan, içerdeki zenginle dışardaki zengini buluşturmak için yabancı sermaye gelsin deyip onun için reform yapılan; içerdeki garibanlara zaten kahıra katlanmakla mükellef gözüyle bakılan bir yerde adalet de yoktur, merhamet de hatta insanlık da…
Makaleler, yazılıp yayımlandıkları dönemi(mi) yansıtmaktadır. Bir anlamda, kalemimin/zihnimin antrenman ürünleridir. Belki, işi ciddiye almadan üstünkörü yazılmış metinler olarak nitelendirilmeleri mümkündür. Ancak, en sıradanın da bile bir doğru-farklı cümlenin hukuk kültürüne katkısı olması ihtimali için yazılmışlar-yayımlanmışlardır. Şüphesiz benim gibi bir avarenin Dünyayı değiştirecek/dönüştürecek metinler üretmesi beklenemez. Lâkin o tür metinlerin de temelinde bir arayış-bir deneyiş; deneme-karalama vardır. Kim bilir, bu tür metinler o tür metinlerin oluşturulmasına katkıda bulunur. Yanlışların düzeltilmesi; eksiklerin tamamlanması yolu ile bir gelişimin-dönüşümün vesilesi olabilir.
Yüksek sesle düşünmelerin ve yolculuk esnasında yapılan karalamaların kayda alınmış hali olan bu metinlerin bir arada yayım lanması, gelişim-dönüşüm sürecimi göstermesi bakımından önemlidir. Yer yer hiç değişmediğim-dönüşmediğim görülecek; bazı konularda ise, dönüşüm açıkça izlenebilecektir. Bu metinlerin yayımlanması, aslında memlekette yaşanmış-yaşanamamış değişimdönüşümlere de işaret etmektedir.
Yazılardan ikisi, değerli kardeşim/meslektaşım Muhammet Özekes ile birlikte kaleme aldığımız metinlerdir. Her ikisinde dile getirdiğimiz hususların kahır ekseriyetinin halâ varlıklarını sürdürdükleri görülmektedir. Hatta, bazılarında daha vahim gelişmeler olduğu bilinmektedir.
Söylenenler söylendi; yazılanlar yazıldı, hepsi yayımlandı; tarihe kayıt düşüldü. Yaşadıklarımı, düşündüklerimi, duygularımı paylaştım. Umulur ki, bu kitabı okumanız bir hoş sohbet etmiş olmamız anlamına gelir.
Bazı kötülüğü kovdum elimle
Bazı kötülüğü yerdim dilimle
Gücüm yetmeyince kendi hâlimle
Haksıza buğzettim, küstüm; gel de gör.
Çıkar için lâf davulu çalmadım
Hiçbir yerden makam, rütbe almadım
Bildimse söyledim; korkak olmadım
Bilmediğim yerde sustum; gel de gör” .
İki ortak çalışmamızın bu kitap içinde yer almasına müsaade etmesi yanında bu Önsözü okuyup düzeltme-düzenleme ve ekleme yapması vesilesiyle Prof. Dr. Muhammet Özekes’e teşekkür ediyorum.
Yetişmemde tarifi imkânsız sıkıntılara katlanan cefakâr (rahmetli) annem ile fedakâr (rahmetli) babama; çalışmaların yapılması ve basılı metin haline dönüştürülmesi sürecinde her türlü nazıma katlanan ve sıkıntılarımı paylaşan sevgili eşim Doç. Dr. İrem Karakoç ile biricik kızım Dr. Ayşe Zehra ve biricik oğlum Ömer Faruk'a sabır, destek ve hoşgörülerinden dolayı sonsuz teşekkürler ediyorum.
Metnin basım ve yayımını üstlenen ve bunu çok kısa bir sürede gerçekleştiren Yetkin Basım Yayım ve Dağıtım A.Ş.'nin sahibi Muharrem Başer ile basımevi çalışanlarına çok teşekkür ederim.
Mükemmel iyinin düşmanıdır. Elinizdeki çalışma, mütevazı bir başlangıç olsun diye bir araya getirilmiş derleme ve müsvedde bir metindir. Düzeltilmesi, değişmesi, gelişmesi ve olgunlaşması zamana bağlıdır. (Varsa) bir boşluğu doldurur, duyulan bir ihtiyacı giderebilirse, çalışma amacına ulaşmış olacaktır. Marifet iltifata tâbidir; iltifatsız meta zayidir. Eleştirileriniz yolumuza ışık tutacaktır.
Stok Kodu:9786050507461Boyut:16x24Sayfa Sayısı:227Basım Yeri:AnkaraBasım Tarihi:2021 OcakKapak Türü:Karton KapakDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim337,50337,502168,75337,503112,50337,50Ziraat BankkartTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim337,50337,502168,75337,503112,50337,50Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim337,50337,502168,75337,503112,50337,50Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim337,50337,502--3--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.