Medeni Usul HukukundaBeden Bütünlüğünün İhlalinden Doğan Tazminat Davaları
Yaşam hakkı, beden bütünlüğü hakkı ve sağlık hakkı, temel insan hakkı olarak hem birçok uluslararası metne konu olmuş, hem de ulusal düzeyde iç hukuk düzenlenmeleri ile koruma altına alınmıştır. Kişinin sahip olduğu beden bütünlüğünün dokunulmazlığı hakkı insan hakları hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku ve iş hukuku alanlarında güvence altına alınmış; beden bütünlüğü ihlâl edildiğinde uygulanacak yaptırımlar ve zarar görenler için koruyucu hükümler öngörülmüştür. Beden bütünlüğünün ihlâli sonucunu doğurma ihtimali olan birçok iş ve eylem için de zarar görenleri korumak amacıyla sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir.
Anayasa’nın kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı başlıklı 17. maddesinde “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tâbi tutulamaz…” hükmü yer almaktadır. Anayasa ve diğer alt mevzuatlarda şahıs varlığı değerleri açısından uluslararası düzenlemelere paralel hükümlere yer verilmiş; Türk Medenî Kanunu’nun 24. maddesinde ise insanın maddî ve manevî varlığını korumayı amaçlayan ilkesel bir düzenleme öngörülmüştür. Konu borçlar hukuku boyutuyla Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillerden doğan borç ilişkileri ayrımında, özel durumlar başlığı altında ölüm (TBK m. 53) ve bedensel zararlar (TBK m. 54) ile bu zararlar nedeniyle ödenecek manevî tazminat (TBK m. 56); ayrıca kişilik hakkının zedelenmesi durumu (TBK m. 58) özel olarak hüküm altına alınmıştır.
Beden bütünlüğünün ihlâli, trafik kazaları, hatalı tıbbî müdahale, iş kazası ve meslek hastalığı, ayıplı mal satımı gibi sıklıkla karşılaşılan hayat olayları sonucu meydana gelmektedir. Maddî hukuk tarafından hakların düzenlenmesi tek başına kişilere hukukî koruma sağlayamaz. Kişinin hukukî koruma ihtiyacı, maddî hukuk tarafından tanınan haklar ihlâl edildiğinde ortaya çıkar. Özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklar bakımından işte bu aşamada devreye medenî usûl hukuku girer. Beden bütünlüğü ihlâl edildiğinde, maddî hukuk tarafından kişilere sağlanmış olan hakların gerçekleştirilmesi medenî usûl hukuku ile mümkün olur. Ancak bu davalarda, meydana gelen zararın niteliği, hukukî ilişkinin çok yönlülüğü ve karmaşıklığı nedeniyle bir takım usûlî problemler ortaya çıkmaktadır. Bu sorunların çözümü ise hem beden bütünlüğünün dokunulmazlığı ilkesinin hem de adil yargılanma hakkının bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bedensel zararlar ve tazminat davaları esas itibarıyla Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu davalara ilişkin bir takım usûlî düzenlemeler de yine Türk Borçlar Kanunu’nda yer almaktadır. Çalışmamız şu ana kadar bu konunun sadece maddî hukukçular tarafından ele alınmış olması; bu davalarda yaşanan usûlî sorunların beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davaları özelinde usûl hukukçuları tarafından derinlemesine incelenmemiş olması bakımından önem arz etmektedir.
Beden bütünlüğünün ihlâli, hemen hemen her türlü hukukî ilişki neticesinde doğabileceğinden açılan davalar yargı yolunun belirlenmesine ilişkin kurallara göre adlî yargı ya da idarî yargı yolunda görülebilir. Özellikle trafik kazaları ve hatalı tıbbî müdahale nedeniyle doğan beden bütünlüğünün ihlâli durumları için en başta yargı yolunun belirlenmesi sorunu gündeme gelir. Sorumluluk hukuku gereği aynı beden bütünlüğünün ihlâline ilişkin olarak birden fazla kişi aynı ya da farklı hukukî sebeplere göre sorumlu tutulabilir. Yine beden bütünlüğünün ihlâline yol açan eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi durumunda, bu eylem ayrıca ceza yargılamasına konu olabilir. Bu kişilere açılacak davalarda görevli mahkemenin hangisi olacağı, birden fazla dava açılması durumunda, davaların birbiri için bekletici sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi şartlar altında birleştirilmesi ya da ayrılması gerektiği, bir dava bakımından verilen hükmün diğeri için etkisinin ne olacağının ayrıca incelenmesi gerekir.
Beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan zararların davanın açıldığı esnada devam ediyor olması ve zararın gelecekte gerçekleşecek olması ispat ve kesin hükme ilişkin sorunlar ortaya çıkarabilir. Zararın davanın açıldığı sırada ve hükmün verildiği anda tam olarak belirlenemiyor olması, bu davaların medenî usûl hukukundaki dava türleri ile kesinleşmiş hükmün sonradan değiştirilmesine izin veren düzenlemeler bakımından ayrıca incelenmesini gerekli kılar. Diğer taraftan tazminata hükmedilebilmesi için ispatı gerekli unsurlardan zarar, kusur ve illiyet bağının ispatında yaşanan zorluklar, bu davaların temel ispat kavramları yönünden gösterdiği özelliklerin iyi analiz edilmesini gerektirir.
Beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davalarında özellik arz eden usûlî kurumlar çerçevesinde çalışmamız, üç temel bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın ilk bölümünde konu, genel hatlarıyla insan hakları ve borçlar hukuku yönünden ele alınmış; beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davalarında yaşanan idarî ve adlî yargı arasındaki yargı yolu uyuşmazlıkları, görev, yetki konuları, bu davalar için elverişli dava türleri ile taraflar konusu incelenmiştir. İkinci bölümde tahkikata ve ispata ilişkin özellik arz eden durumlardan bekletici mesele, davaların birleştirilmesi-ayrılması ve ispat sorunları üzerinde durulmuş; son bölümde ise mahkeme kararlarına ilişkin özellik arz eden durumlar, özellikle dava sonucu verilen hükmün sonradan değiştirilmesine imkân tanıyan değişiklik davası düzenlemesi ile bu davalarda talep edilebilecek geçici hukukî korumalar irdelenmiştir. Çalışmamızın kapsam ve sınırlarını tekrar ifade etmek gerekirse çalışmada maddî hukuk değerlendirilmesi yapılmamış olup maddî hukuk düzenlemeleri, usûl kurallarına ilişkin olduğu veya usûl kurallarını etkilediği ölçüde ele alınmıştır. Ayrıca beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davaları medenî usûl hukukuna ait tüm usûlî müesseseler bakımından değil, bu davalarda sıkça karşılaşılan veya bu davaların niteliği gereği özellik arz eden usûlî müessesseler bakımından incelenmiştir.
- Açıklama
Yaşam hakkı, beden bütünlüğü hakkı ve sağlık hakkı, temel insan hakkı olarak hem birçok uluslararası metne konu olmuş, hem de ulusal düzeyde iç hukuk düzenlenmeleri ile koruma altına alınmıştır. Kişinin sahip olduğu beden bütünlüğünün dokunulmazlığı hakkı insan hakları hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku ve iş hukuku alanlarında güvence altına alınmış; beden bütünlüğü ihlâl edildiğinde uygulanacak yaptırımlar ve zarar görenler için koruyucu hükümler öngörülmüştür. Beden bütünlüğünün ihlâli sonucunu doğurma ihtimali olan birçok iş ve eylem için de zarar görenleri korumak amacıyla sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir.
Anayasa’nın kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı başlıklı 17. maddesinde “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tâbi tutulamaz…” hükmü yer almaktadır. Anayasa ve diğer alt mevzuatlarda şahıs varlığı değerleri açısından uluslararası düzenlemelere paralel hükümlere yer verilmiş; Türk Medenî Kanunu’nun 24. maddesinde ise insanın maddî ve manevî varlığını korumayı amaçlayan ilkesel bir düzenleme öngörülmüştür. Konu borçlar hukuku boyutuyla Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillerden doğan borç ilişkileri ayrımında, özel durumlar başlığı altında ölüm (TBK m. 53) ve bedensel zararlar (TBK m. 54) ile bu zararlar nedeniyle ödenecek manevî tazminat (TBK m. 56); ayrıca kişilik hakkının zedelenmesi durumu (TBK m. 58) özel olarak hüküm altına alınmıştır.
Beden bütünlüğünün ihlâli, trafik kazaları, hatalı tıbbî müdahale, iş kazası ve meslek hastalığı, ayıplı mal satımı gibi sıklıkla karşılaşılan hayat olayları sonucu meydana gelmektedir. Maddî hukuk tarafından hakların düzenlenmesi tek başına kişilere hukukî koruma sağlayamaz. Kişinin hukukî koruma ihtiyacı, maddî hukuk tarafından tanınan haklar ihlâl edildiğinde ortaya çıkar. Özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklar bakımından işte bu aşamada devreye medenî usûl hukuku girer. Beden bütünlüğü ihlâl edildiğinde, maddî hukuk tarafından kişilere sağlanmış olan hakların gerçekleştirilmesi medenî usûl hukuku ile mümkün olur. Ancak bu davalarda, meydana gelen zararın niteliği, hukukî ilişkinin çok yönlülüğü ve karmaşıklığı nedeniyle bir takım usûlî problemler ortaya çıkmaktadır. Bu sorunların çözümü ise hem beden bütünlüğünün dokunulmazlığı ilkesinin hem de adil yargılanma hakkının bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bedensel zararlar ve tazminat davaları esas itibarıyla Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu davalara ilişkin bir takım usûlî düzenlemeler de yine Türk Borçlar Kanunu’nda yer almaktadır. Çalışmamız şu ana kadar bu konunun sadece maddî hukukçular tarafından ele alınmış olması; bu davalarda yaşanan usûlî sorunların beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davaları özelinde usûl hukukçuları tarafından derinlemesine incelenmemiş olması bakımından önem arz etmektedir.
Beden bütünlüğünün ihlâli, hemen hemen her türlü hukukî ilişki neticesinde doğabileceğinden açılan davalar yargı yolunun belirlenmesine ilişkin kurallara göre adlî yargı ya da idarî yargı yolunda görülebilir. Özellikle trafik kazaları ve hatalı tıbbî müdahale nedeniyle doğan beden bütünlüğünün ihlâli durumları için en başta yargı yolunun belirlenmesi sorunu gündeme gelir. Sorumluluk hukuku gereği aynı beden bütünlüğünün ihlâline ilişkin olarak birden fazla kişi aynı ya da farklı hukukî sebeplere göre sorumlu tutulabilir. Yine beden bütünlüğünün ihlâline yol açan eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi durumunda, bu eylem ayrıca ceza yargılamasına konu olabilir. Bu kişilere açılacak davalarda görevli mahkemenin hangisi olacağı, birden fazla dava açılması durumunda, davaların birbiri için bekletici sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi şartlar altında birleştirilmesi ya da ayrılması gerektiği, bir dava bakımından verilen hükmün diğeri için etkisinin ne olacağının ayrıca incelenmesi gerekir.
Beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan zararların davanın açıldığı esnada devam ediyor olması ve zararın gelecekte gerçekleşecek olması ispat ve kesin hükme ilişkin sorunlar ortaya çıkarabilir. Zararın davanın açıldığı sırada ve hükmün verildiği anda tam olarak belirlenemiyor olması, bu davaların medenî usûl hukukundaki dava türleri ile kesinleşmiş hükmün sonradan değiştirilmesine izin veren düzenlemeler bakımından ayrıca incelenmesini gerekli kılar. Diğer taraftan tazminata hükmedilebilmesi için ispatı gerekli unsurlardan zarar, kusur ve illiyet bağının ispatında yaşanan zorluklar, bu davaların temel ispat kavramları yönünden gösterdiği özelliklerin iyi analiz edilmesini gerektirir.
Beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davalarında özellik arz eden usûlî kurumlar çerçevesinde çalışmamız, üç temel bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın ilk bölümünde konu, genel hatlarıyla insan hakları ve borçlar hukuku yönünden ele alınmış; beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davalarında yaşanan idarî ve adlî yargı arasındaki yargı yolu uyuşmazlıkları, görev, yetki konuları, bu davalar için elverişli dava türleri ile taraflar konusu incelenmiştir. İkinci bölümde tahkikata ve ispata ilişkin özellik arz eden durumlardan bekletici mesele, davaların birleştirilmesi-ayrılması ve ispat sorunları üzerinde durulmuş; son bölümde ise mahkeme kararlarına ilişkin özellik arz eden durumlar, özellikle dava sonucu verilen hükmün sonradan değiştirilmesine imkân tanıyan değişiklik davası düzenlemesi ile bu davalarda talep edilebilecek geçici hukukî korumalar irdelenmiştir. Çalışmamızın kapsam ve sınırlarını tekrar ifade etmek gerekirse çalışmada maddî hukuk değerlendirilmesi yapılmamış olup maddî hukuk düzenlemeleri, usûl kurallarına ilişkin olduğu veya usûl kurallarını etkilediği ölçüde ele alınmıştır. Ayrıca beden bütünlüğünün ihlâlinden doğan tazminat davaları medenî usûl hukukuna ait tüm usûlî müesseseler bakımından değil, bu davalarda sıkça karşılaşılan veya bu davaların niteliği gereği özellik arz eden usûlî müessesseler bakımından incelenmiştir.
Stok Kodu:9786258153521Boyut:16x24Sayfa Sayısı:338Basım Yeri:AnkaraBasım Tarihi:2022 Haziran
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim338,20338,202169,10338,203112,73338,20Ziraat BankkartTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim338,20338,202169,10338,203112,73338,20Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim338,20338,202169,10338,203112,73338,20Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim338,20338,202--3--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.